Etiket: demokrasi ve adalet gonulluleri

Adalet Üzerine Tek Sayfa – 1

Burcak Demokrasi ve Adalet~2Martin Luther King Günü olarak kutlanan ABD’li insan hakları aktivisti ve savunucusu siyah lider Marthin Luther King’in doğum günü için:

Adalet, başlı başına eşitlik demek olmadığı gibi, kanuni, ahlaki veya dini demek de değildir.

Tam tersine (i) eşitlik veya eşit olan, (ii) ahlak veya ahlaki olan, (iii) herhangi bir din veya o dine uygun olan, ya da (iv) kanun veya kanuni olan adil olmayabilir.

Kanuni olan her hangi bir zamanda iktidar olan bir monarkın, bir grubun, hatta demokrasilerde tiranlaşmış, yozlaşmış bir hükumetin ürünü olabilir.  “Devlet (kanun) benim!” diyen Fransa’nın ünlü “Güneş” Kralı XIV. Louis, 1932 Alman Başkanlık seçimleriyle seçilip, kanunlar çerçevesinde ve demokratik olarak iktidara gelip dünyayı ırkçılık temelinde kana bulayan Hitler “kanuni” olanın ürünüdür. Kanuniliğin adaletten ve vicdandan uzak, tiraniye ve zulme dönüşebileceğini, hatta kendi annesi olan demokrasiyi dahi yiyebilecek bir canavara dönüşebileceğini tarih defalarca ispat etmiştir.

Ahlak, halk etmek yani yaratmak kökünden gelen bir Arapça kelimedir, “hulk” ise yaratılış anlamına gelir. Bu bakımdan “ahlak” yaratılıştan gelen huy özellikleri biçiminde değerlendirilmiştir. Türkçe’de yüklenen anlamıyla bireyin sosyal değerlerini yani bir yandan kişinin yaratılıştan gelen farklı karakter özelliklerini, huylarını ifade ederken diğer yandan kişinin sonradan edindiği tutum ve davranışlar için de kullanılır.  Bir diğer anlam boyutu da toplumun benimsediği değerler sisteminin de adı olmuş ve bireyin zaman zaman toplumla olan çatışmasının sebebi, zaman zaman toplumun bireye empoze ettiği değer yargıları sistemi anlamlarında da kullanılagelmiştir.

Ahlak da topluma, yere, zamana hatta kişiye dahi değişebilecek olan, toplumun bir kısmının veya zümresinin bir bireye, birkaç bireye veya bir gruba zulmetmesine zemin olarak gösterebilecek bir silah olarak kullanılabilir. Ahlak kisvesi altında insanlar damgalanır, takibata uğrar, uzuvları kesilir, işkence görür, öldürülür. Bilimle uğraştığı için takibata uğrayan, öldürülen aydınlar, tecavüze uğradığı için işkence gören, yakılan, öldürülen, recmedilen kadınlar, ruhuna şeytan girdi diye işkenceye uğrayan akıl hastaları hep silah olarak da kullanılabilen bir ahlak anlayışının kurbanı olmuştur.

Kanun ve ahlak gibi en güzel araçlar olarak kullanılabilecek iken, silah haline gelen kavramlar gibi, eşitlik de kullanılma biçimine göre bir adaletsizlik hatta zulüm aracı haline gelebilir. Bir derebeyi ile o derebeyinin mülkünde çapa sallayan bir köylüye uygulanan “eşit” vergi, elinden eğitime ve bilgiye ulaşma imkanı alınmış bir çocukla, her türlü eğitime ve bilgiye ulaşma imkanı olan bir çocuğun aynı sınavla geleceğini belirleyecek yegane an olan üniversite sınavına sokulması, insanların cinsiyetlerinin farklı olmasına rağmen aynı çalışma şartlarına tabi tutulması gibi.

İşte bu gerçekleri gören modern hukuk, ahlaktan, dinden, eşitlikten veya kanundan bağımsız bir adalet anlayışı geliştirmiş ve bunun temellerini kendisi de halen değişen zamana göre evrilmekte olan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne dercetmiştir. Modern hukuk devletlerinin anayasa mahkemeleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hep bu bilimsel ve vicdani hukuk temelli adaleti tecelli etmek için çok büyük çabalara girişmiştir.

Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri, kanunla ve anayasa mahkemesi kararları ile, zamanında ülkelerine köle olarak getirdikleri, kölelik kalktıktan sonra da eşit eğitim ve fırsat eşitliğini götüremedikleri siyah topluma “affirmative action” adı altında eğitimde, iş dünyasında ve bazı toplumsal imkanlara erişimde imtiyazlar tanımaktadır. Siyah bir gencin en iyi Amerikan üniversitelerine girmesi zaman zaman aynı puanı hatta daha yüksek puanı alan beyaz bir gencin aynı üniversiteye girememesi sayesinde eşitleyici değil, geçmişin zulmünü, hatalarını ve eşitsizliğini giderici şekilde “denkleştirici” bir fiil ile sağlanmaya çalışılmakta, bu şekilde kümülatif bir toplumsal adalet ve imkan dağılımı tesis edilmeye çalışılmaktadır. Kamuya ve özel sektöre işe alımlarda kadınlara, etnik azınlıklara veya cinsiyet ayrımına uğramış olan çevrelere imtiyaz tanınması yine aynı mantığın bir sonucudur.

Watch Behind the Scenes, Not Just the Show on the Stage*

Ben 1The Constitutional Court of Turkey annulled two provisions in the omnibus bill enacted on 11 September 2014, amending among others the so-called Internet Law. (Click here for the background article of Burcak Unsal published in Your Middle East)

Let me give my conclusive statement at the very beginning: these annulments are insufficient and the Internet Law is still loaded with many provisions which cannot answer the needs of contemporary Turkey and that obstruct Turkey from attaining the goals established by the government for 2023, the 100th anniversary of the Republic.

Media, academicians and the general public generally focus on the issues which have already become popular magazine topics such as YouTube and Twitter bans. However, even a school child knows how to easily avert such bans at zero cost.

The real problem and the bitter truth which is most ignored is the excess of power to undermine the judiciary and providing juridical immunity to government officials.

Although we have candidly shared our opinions on the Internet Law since the day it was enacted back in 2007, the government chose to amend it three times in the last six months totally contrary to what it should have been. Most recently it was amended by an omnibus bill, in September and it was the first piece of legislation approved by Tayyip Erdoğan in his capacity as president.

Most of the amendments introduced in the Internet Law are against the Turkish Constitution, as well as a December 2012 ruling of the European Court of Human Rights condemning Turkey due to the coarse Internet Law, which it found inadequate to be even considered law.

The Constitutional Court has annulled the following provisions in the omnibus law:

  • Banning a web site by the regulatory authority at its own discretion due to its perception of national security, public order or prevention of crime without a court order.
  • Collection of individuals’ Internet traffic data by the regulatory authority.

What this decision will bring is that

  • The regulatory authority will not be able ban any web site at its own discretion without a court order, nor will it be able to collect any traffic data of individuals.

Sounds good! But, is it enough to bring Turkey to where it should have already been? Not even close!

Turkey and her Internet Law are still far far away from what could make Turkey achieve its ambitions in the 100th anniversary of the Republic in 2023, set by the government, because;

  1. The Internet Law provides juridical immunity to the chairman and the personnel of the regulatory authority, just as the chairman and the personnel of the Turkish intelligence agency obtained back in 2012. Now, the chairman of the regulatory authority cannot be put on trial unless the relevant minister allows. This is an explicit violation of one of the pillars of the rule of law mandating that the administration shall answer to independent courts for its wrongdoings.
  2. The courts which shall review content removal would be determined by the Supreme Council of Judges and Prosecutors. However, this does not comply with the need to establish specialized courts. It takes a lot of effort and years to establish specialized courts which will hear content removal cases and crimes committed on the Internet.
  3. The chairman of the regulatory authority is entitled to remove content or ban a web site at his/her own discretion based on his/her own moral values, without a court order, if he/she believes that the content violates personal rights.
  4. A judge may ban an entire web site or an Internet service (as Twitter or YouTube), if the judge believes that banning/removing a specific URL (such as a specific video or a tweet) would not be sufficient to fulfill the objective of the court order.
  5. “Notice-and-Take-down” has been entirely set aside by allowing anyone who claims that her privacy has been violated to directly apply to the regulatory authority for content removal, by-passing the courts, the person who posted the content and the platform where the content was posted (such as Twitter, YouTube, Blogger and etc.). Upon such individual content removal application, the regulatory authority simply orders the access provider to comply with the removal demand.

*Please click here for the original article published in Turkish in Diken. Diken’de yayınlanan orijinal makale için tıklayınız.

Medyada Demokrasi ve Adalet Gönüllüleri & Çalışmalarımız

Screen Shot 2014-03-01 at 11.12.18 ÖÖ

Vagus TV – Demokrasi ve Adalet Gönüllüleri Anlatıyor

Vagus TV – New York Times İlanı

Your Middle East – It is official! Turkey is no longer a country of rule of law.

Diken – Demokrasi ve Adalet Gönüllüleri: Türkiye Artık Hukuk Devleti Değil

New York Times – Turks Protest New Internet Restriction, in the Streets and Online

The Telegraph – On the Campaign Trail with the Man Hoping to Deliver Erdoğan a Body Blow 

Wall Street Journal – Turkey Debates New Law to Control Web Users

Wall Street Journal – Türkiye Internet Yasasını tartışıyor

ZDF / Heute.de – Erdogans Feldzug gegen die Freiheit im Netz

Huffington Post – Where is Controversial Internet Censorship Heading in Turkey?

Screen Shot 2014-01-28 at 01.03.17 ÖS

 

 

CCTV – Michal Bardavid – Turkey’s Internet Censorship Bill

Screen Shot 2014-01-22 at 11.00.32 ÖÖ

 

 

 

27. dakikadan itibaren CNN Türk Başak Şengül ile Bugün’de detaylı açıklamalar.

CNN Türk Haber: “Bakan ve TİB Başkanı’nın kararına itiraz hakkı yok.”, Burçak Ünsal

http://www.bbc.co.uk/news/world-europe-25798450

 

 

BBC – Turkey protests over government’s Internet usage law.

 

 

http://jn1.tv/breaking-news/turks-protest-draconian-draft-internet-bill.html

 

Jewish News One – Turks protest draconian draft Internet bill.

 

 

 

Mirgun Cabas'ta Burcak

 

Mirgün Cabas’la Her Şey Bölüm 1

Mirgün Cabas’la Her Şey Bölüm 2

 

 

Today’s Zaman – From Berlin Wall to Firewall, by Arzu Kaya Uranlı

AK Parti’den Internet’e büyük sansür – Koray Çalışkan  – Radikal

Internet Bakan izinli olacak – Tuğba Tekerek – Taraf

Tek TİB Internet – Hürriyet

Adalet bitti, Roboski Paydos – Erdal Güven – Taraf

Alo Internet, sesim geliyor mu? – Onur Baştürk – Hürriyet

Internet siteleri mahkeme kararı olmadan kapatılabilecek – Cumhuriyet

Screen Shot 2014-02-28 at 12.29.04 ÖS

 

TeknoSeyir –  Haftalık Gündem

TeknoSeyir – Yayın

Demokrasi ve Adalet Gönüllüleri Neye Gönüllü Oldu?

Yeni DAG BeyazSon söyleyeceğimi baştan söyleyeyim ki kimse öküz altında buzağı aramasın. Ülkemizde katılımcı ve çoğulcu demokrasiyi yerleştirmek, tüm canlıların yaşam hakkına saygılı sürdürülebilir bir ekonomik büyüme ve refah sağlayabilmek için altyapı olan adaleti, hukuk sistemini ve eğitim sistemini ıslah etmemiz gerekmektedir. Demokrasi ve Adalet Gönüllüsü her bireyin arzusu budur. Çabamız güvenilir bir adalet sistemi, Türkiyemizi nihayet rekabetçi bir dünya gücü yapabilecek bir eğitim sistemi, çoğulcu demokrasi ve sağlıkla sürdürülebilir olarak gelişen ekonomi elde etmek içindir.

Hepimiz, Türkiye’deki toplumsal ayrışmanın gerçek derinliğinin farkına ancak varıyoruz. Başbakan 7 Haziran 2013’te Kuzey Afrika gezisinden döndüğünden beri “kendi tebası” olarak gördüğü seçmenleri kutuplaştırmak için toplumun aslında çoğunluğu olan AKP seçmeni olmayanları acımasızca ve orantısızca başkalaştırıyor.Devamını oku

Gezi Milât mıdır? Henüz değil.

Sana sozHayır, Gezi milât değildir. Gezi’nin üzerinden beş ay geçtikten sonra, bizler tüm kişisel inanç ve kılık kıyafet özgürlüklerini savunurken, baş örtülü bir kadın milletvekili, kapalı olmayan tüm kadınlara “kirli” diyebiliyorsa “özgürlüklerin” aslında ne demek olduğu bellidir ve Gezi’nin üzerine yememiz gereken kırk fırın ekmek var demektir.

Gezi’de ortaya çıkan temel hak taleplerini, uzlaşma ruhunu ve özgürlük anlayışını bizler siyasi ve toplumsal alanlarımızda hakim kılamazsak, Gezi, bir milât olamayacak, ancak sert ve insafsızca bastırılmış sayısız romantik direnişten biri olarak geçmişimizde kalacaktır.

Gezi’nin milât olabilmesi için en azından TBMM’de bulunan tüm siyasi partilerin yapısının, kafasının, onları oraya getiren ve orada tutan mevzuatın ve uygulamanın, eğitim sistemimizin ve toplumsal hayatımızın temelden değişmesi gerekir. Devamını oku