Etiket: avukatlara gözaltı

Medyada Demokrasi ve Adalet Gönüllüleri & Çalışmalarımız

Screen Shot 2014-03-01 at 11.12.18 ÖÖ

Vagus TV – Demokrasi ve Adalet Gönüllüleri Anlatıyor

Vagus TV – New York Times İlanı

Your Middle East – It is official! Turkey is no longer a country of rule of law.

Diken – Demokrasi ve Adalet Gönüllüleri: Türkiye Artık Hukuk Devleti Değil

New York Times – Turks Protest New Internet Restriction, in the Streets and Online

The Telegraph – On the Campaign Trail with the Man Hoping to Deliver Erdoğan a Body Blow 

Wall Street Journal – Turkey Debates New Law to Control Web Users

Wall Street Journal – Türkiye Internet Yasasını tartışıyor

ZDF / Heute.de – Erdogans Feldzug gegen die Freiheit im Netz

Huffington Post – Where is Controversial Internet Censorship Heading in Turkey?

Screen Shot 2014-01-28 at 01.03.17 ÖS

 

 

CCTV – Michal Bardavid – Turkey’s Internet Censorship Bill

Screen Shot 2014-01-22 at 11.00.32 ÖÖ

 

 

 

27. dakikadan itibaren CNN Türk Başak Şengül ile Bugün’de detaylı açıklamalar.

CNN Türk Haber: “Bakan ve TİB Başkanı’nın kararına itiraz hakkı yok.”, Burçak Ünsal

http://www.bbc.co.uk/news/world-europe-25798450

 

 

BBC – Turkey protests over government’s Internet usage law.

 

 

http://jn1.tv/breaking-news/turks-protest-draconian-draft-internet-bill.html

 

Jewish News One – Turks protest draconian draft Internet bill.

 

 

 

Mirgun Cabas'ta Burcak

 

Mirgün Cabas’la Her Şey Bölüm 1

Mirgün Cabas’la Her Şey Bölüm 2

 

 

Today’s Zaman – From Berlin Wall to Firewall, by Arzu Kaya Uranlı

AK Parti’den Internet’e büyük sansür – Koray Çalışkan  – Radikal

Internet Bakan izinli olacak – Tuğba Tekerek – Taraf

Tek TİB Internet – Hürriyet

Adalet bitti, Roboski Paydos – Erdal Güven – Taraf

Alo Internet, sesim geliyor mu? – Onur Baştürk – Hürriyet

Internet siteleri mahkeme kararı olmadan kapatılabilecek – Cumhuriyet

Screen Shot 2014-02-28 at 12.29.04 ÖS

 

TeknoSeyir –  Haftalık Gündem

TeknoSeyir – Yayın

Internet Üzerinden İşlenen Suçlarla Mücadelede Sorunlar ve Çözümleri

internet-access-basic-human-rightİfade hürriyetinin ve haber alma hürriyetinin temel birer insan hakkı olarak kabul edilmesinin ve bu ilkelerin evrensel insan hakları beyannameleri ile anayasalara girmesinin üzerinden uzun zaman geçti. Bu temel hak ve hürriyetlerin kullanılabilmesinin ve ekonomik insani gelişimde fırsat eşitliği gibi daha birçok faydası olan Internet’e erişim hakkı da artık günümüz dünyasının tartışmasız bir temel insan hakkıdır.

Avrupa Birliği müktesebatına (acquis communautaire) uymuş görünmek için süs kabilinden çıkarılan kanunların ve yapılan düzenlemelerin en karakteristiklerinden bir tanesi 5651 sayılı Internet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’dur (“5651 Sayılı Kanun”).

Ne yazık ki 5651 Sayılı Kanunun yorumlanması ve uygulanması mahkemeden mahkemeye farklılık göstermekte, kanunu uygulamakla yükümlü kurumlar tarafından çok sınırlı anlaşılabilmekte ve sonuç olarak uygulamasında büyük eksiklikler yaşanmaktadır. Konunun teknik mahiyetinin yanı sıra, itiraf etmeliyiz ki bazı çevrelerin bu kanunu işine geldiği gibi uygulamak ve haber alma hürriyeti ile ifade hürriyetini sınırlamak gibi niyetleri de gözlemlenmektedir.

Bu yönü ile 5651 Sayılı Kanun aynı zamanda haklı olarak akademisyenler ve sektör tarafından en çok eleştirilen yasal düzenlemelerden biri olmuştur.

Kanunun içerik ve uygulama olarak problemli kısımlarını anlatmadan ve bunların giderilmesine yönelik tekliflerimin “ana hatlarını” sunmadan önce herkesin anlayabileceği sadece birkaç net örnek sunmam faydalı olur.

youtube-censoredYouTube’a Türkiye’den erişim, 2007 ile 2010 yılları arasında verilen çeşitli mahkeme kararlarıyla toplamda iki yıl kadar engellenmişti. YouTube’un kapatılmasına sebep olan içerikler, dünyanın her yerinden ulaşılabilir iken, devekuşunun kafasını kuma gömmesi misali absürd bir biçimde sadece Türkiye’den ulaşılamaz hale getirilmiştir. (Daha da acısı ülkenin başbakanı DNS değiştirerek YouTube’a giriyor ve tüm ülkeye bu şekilde yasayı dolanmayı öneriyordu.)

Google Sites, her bireyin ve işletmenin tamamen ücretsiz olarak ve profesyonel yardım almadan kendi web sitesini kurmasına imkan sağlayan bir üründür. 2009 ortasına kadar ülkemizde milyonlarca kişi ve işletme Google Sites’ı hem web sitelerini kurmak için, hem de bu kurulmuş olan sitelerden faydalanmak için kullanmakta iken, Google Sites alanının (ürününün) tamamına erişim milyonlarca web sitesi içinde sadece tek bir sitede bulunan içerik sebebiyle tamamen engellenmiştir. Bir sabah uyandıklarında binlerce web sitesi sahibi sitelerine ulaşamaz olmuş, kullanıcılar binlerce siteden elde ettikleri içeriklere de ulaşamaz olmuştur.

Yargı süreci içinde bu karar en sonunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (“AİHM”) önüne gelmiş ve AİHM 18 Aralık 2012 tarihli ve 3111/10 sayılı kararıyla, 5651 sayılı Kanun’un 8. Maddesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesine aykırı bulmuş, kanunun demokratik hukuk devletinin sağlaması gereken hukuki korumayı sağlamadığını belirtmiş ve Türkiye’yi kınayarak, tazminata mahkûm etmiştir. Bu karara rağmen bu alana Türkiye’den erişim halâ yasaktır.

KAPAKRESMI_6246989794161127402013 senesi yaşananlar, özellikle Fazıl Say’ın bir retweet’den ötürü on ay hapis cezası alması, Gezi döneminde liselilere kadar yapılan Twitter göz altıları, Başbakan seviyesinde sosyal medyanın “en büyük baş belâsı” olarak değerlendirilmesi, Haziran’da çıkarılan Ulusal Siber Güvenlik Eylem Planı ile getirilmek istenen riskli otoriter uygulamalar, 19 Aralık 2013 tarihinde yayınlanan 2013 senesine ilişkin Google Şeffaflık Raporuna göre Türkiye’den gelen içerikten çıkarma talepleri geçen yıla oranla %966 artmış olması gibi  veriler ne kadar riskli bir yola doğru gitmeye gitmekte olduğumuzu açıkça göstermektedir. (Hepsi ile ilgili bu sitede değerlendirmeler bulabilirsiniz.)

Close up of lock and ethernet cablesİşte bu çok açık ve çarpıcı örnekler de göstermektedir ki, kanun ve uygulama çok ciddi sorunlarla doludur. Mevzuatımızı nasıl düzeltebiliriz ve yargımızı nasıl bu konuda belli bir noktaya getirebiliriz? Bu bizim derhal ele almamız gereken bir sorundur ve bir süredir yaptığım da budur.

Öncelikle herkesin anlayacağı dilden en önemli sorunları ifade edeyim:

1)    Ne yazık ki ülkemizde yer sağlayıcı dediğimiz, içeriği kendisi oluşturup yüklemeyen ancak sadece platformu sağlayan YouTube, Blogger, Blogspot gibi tüzel kişiler, uygulamada yazıyı yazan, videoyu çeken ve bunları platforma yükleyen içerik sağlayıcısı imişçesine sorumlu tutulmaya çalışılmaktadır.

2)    Yer sağlayıcılar için erişim engellememe halinde sebebine bakılmaksızın hapis cezası öngörülmektedir.

3)    Mevzuatımız yer sağlayıcı için platforma yüklenen içeriği denetleme yükümlülüğü öngörmemesine rağmen (sadece YouTube’da saniyede yüklenen 100 saatlik içerik nasıl denetlenebilir?!) mahkemeler uygulamada kanuna açıkça aykırılık teşkil edecek şekilde bu yönde kararlar verebilmektedir.

4)    Uyar – kaldır dediğimiz bir içeriğe erişimi engellemek üzere yargıya başvurmadan önce yapılacak ihbar sistemi çok muğlaktır ve uygulanmamaktadır.

5)    Müstehcenlik, hakaret suçu, siyasi söylem gibi kavramların yorumlanmasında standart bulunmamakta ve haber alma hürriyeti ile kamu yararı faktörlerinin değerlendirilmesinde sorunlar hissedilmektedir. Müstehcenlik gibi herkese göre farklı olabilecek bir kavram katalog suç tipi iken terör suçu, ağır mali suçlar, ticaret ve finans hayatını etkileyecek sermaye piyasası ve bankacılık suçları, kamu sağlığını ve düzenini etiliyecek suçlar gibi bir konuların katalog suçlar içinde bulunmaması anlaşılacak gibi değildir.

1104308Sorunların temellerini tespit ettikten sonra bunların nasıl giderilebileceğine ilişkin gerekli olduğuna inandığım yöntemlerin (bunların yeni madde teklifleri seviyesinde detayı hükûmete ve ana muhalefete sunulmuştur) ana hatları ise şöyledir:

1)    Yer sağlayıcı için öngörülen hapis cezası yaptırımı kaldırılmalıdır.

2)    Süreleriyle ve süreçleriyle detaylı bir uyar-kaldır yöntemi getirilmelidir.

3)    Yer sağlayıcının hukuki ve cezai sorumluluğunu doğuran şartlar daha detaylı düzenlenerek, makul olarak belirlenmelidir.

4)    8. Madde’de öngörülen (İdare’nin ve savcının erişimi engellemeye yönelik yetkileri gibi) düzenlemeler, AİHM tarafından öngörülen şartlara göre ve keyfi müdahaleleri ortadan kaldıracak şekilde kaldırılmalı veya tadil edilmelidir.

5)    Erişimin engellenmesi kavramının tanımı bütün bir alanın veya ürünün yasaklanması şeklinde değil, içeriğe ve spesifik bir URL’e erişime yurt içinden ulaşımın engellenmesi şeklinde tanımlanması gerekmektedir.

6)    İhtiyati tedbir kararlarına ilişkin düzenleme detaylanmalı, orantılılık ve makuliyet prensipleri çerçevesinde tadil edilmelidir.

7)    Kesinleşmiş kararların tebliğ ve uygulanmasına ilişkin süre ve süreçler detaylandırılmalıdır.

8)    Yer sağlayıcılar için dahi öngörülen tekzip (cevap hakkı) uygulaması, yer sağlayıcının içerik sağlayıcıya ait siteye girmesini gerektirir. Bu imkansızdır. Ancak şifresini kırması ve içeriği değiştirmesi ile mümkün olur. Bu da suçtur! Bir kanun suç işlemeyi şart koşar mı?! Bu sebeplerle yer sağlayıcı bakımından tekzip yayınlama yükümlülüğü kaldırılmalıdır.

9)    Yargı mensuplarımız Internet, Internet kullanımı, yer sağlayıcı, içerik sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve sair kavramlar, konuya ilişkin mukayeseli hukuk ve içtihatlar konularında uzmanlaştırılmalı ve güncellenmelidir.

Türkiyemiz genç nüfusu, yeniliklere açık mentalitesi ve kolay adapte olan karakteri ile Internet eko-sistemini, bulut bilişim, elektronik ticaret, internet reklâmcılığı, e-devlet, elektronik finans ve bankacılık hizmetleri, elektronik eğitim hizmetleri gibi büyük fırsatlarıyla çok avantajlı biçimde kullanarak gerçek anlamda çığır açabilir.

sansursuz-internetFakat bu, hem bir mentalite değişimi, hem de bu eko-sistemin üzerinde serpilebileceği bir hukuk ve yargı altyapısı değişimi gerektirmektedir. Vatandaşı dijital okur-yazar yapmak, kendini dijital olarak maruz kalabileceği zararlı içerikten veya tercih dışı içerikten koruyabilir, Internet’ten faydalanabilir hale getirmek yerine, Internet’i ve sosyal medyayı sansürlemek, reşit ve mümeyyiz vatandaşı çocuk yerine koyarak Internet alanını onun adına şekillendirmek, Internet ve sosyal medya süjelerini hapisle ve sair yöntemlerle cezalandırmak, elektronik ticaret ve mahremiyet mevzuatlarını gereği gibi düzenlememek veya hiç çıkarmamak Türkiye’mizin önündeki tarihi bir fırsat olan “teknoloji devrimini” de önceki devrimleri kaçırdığımız gibi kaçırmak anlamına gelecektir.

Demokrasi ve Adalet Gönüllüleri Neye Gönüllü Oldu?

Yeni DAG BeyazSon söyleyeceğimi baştan söyleyeyim ki kimse öküz altında buzağı aramasın. Ülkemizde katılımcı ve çoğulcu demokrasiyi yerleştirmek, tüm canlıların yaşam hakkına saygılı sürdürülebilir bir ekonomik büyüme ve refah sağlayabilmek için altyapı olan adaleti, hukuk sistemini ve eğitim sistemini ıslah etmemiz gerekmektedir. Demokrasi ve Adalet Gönüllüsü her bireyin arzusu budur. Çabamız güvenilir bir adalet sistemi, Türkiyemizi nihayet rekabetçi bir dünya gücü yapabilecek bir eğitim sistemi, çoğulcu demokrasi ve sağlıkla sürdürülebilir olarak gelişen ekonomi elde etmek içindir.

Hepimiz, Türkiye’deki toplumsal ayrışmanın gerçek derinliğinin farkına ancak varıyoruz. Başbakan 7 Haziran 2013’te Kuzey Afrika gezisinden döndüğünden beri “kendi tebası” olarak gördüğü seçmenleri kutuplaştırmak için toplumun aslında çoğunluğu olan AKP seçmeni olmayanları acımasızca ve orantısızca başkalaştırıyor.Devamını oku

Gezi Milât mıdır? Henüz değil.

Sana sozHayır, Gezi milât değildir. Gezi’nin üzerinden beş ay geçtikten sonra, bizler tüm kişisel inanç ve kılık kıyafet özgürlüklerini savunurken, baş örtülü bir kadın milletvekili, kapalı olmayan tüm kadınlara “kirli” diyebiliyorsa “özgürlüklerin” aslında ne demek olduğu bellidir ve Gezi’nin üzerine yememiz gereken kırk fırın ekmek var demektir.

Gezi’de ortaya çıkan temel hak taleplerini, uzlaşma ruhunu ve özgürlük anlayışını bizler siyasi ve toplumsal alanlarımızda hakim kılamazsak, Gezi, bir milât olamayacak, ancak sert ve insafsızca bastırılmış sayısız romantik direnişten biri olarak geçmişimizde kalacaktır.

Gezi’nin milât olabilmesi için en azından TBMM’de bulunan tüm siyasi partilerin yapısının, kafasının, onları oraya getiren ve orada tutan mevzuatın ve uygulamanın, eğitim sistemimizin ve toplumsal hayatımızın temelden değişmesi gerekir. Devamını oku

Devlet Terörü ve Avukatlara Saldırılar

8645_10100519212296802_766341168_nUygar, çoğulcu demokrasilerde bir hükûmet değil %49-51’le, %80’le dahi iktidara gelse, kendisine oy vermeyenleri ekonomik olarak cezalandırmakla, hakkında hukuki işlem yapmakla tehdit etmez.

Halkın güvendiği, teveccüh gösterdiği bir hükûmete kendisine oy vermeyenlerin hakkı da emanet edilmiştir. Kendisine oy veren çevreler ve hatta idare oy vermeyenlere, azınlıklara, farklı düşüncelerdeki kesimlere ayrımcılık dahi uygulasa bir lider, bir Başbakan,insanların kendisine emanet edilen hakkını, dini referans ile ifade etmek gerekirse KUL HAKKINI yemez! Aksi dinen günah, hukuken suçtur!

Uygar, çoğulcu demokrasilerde demokrasinin ölçütü katılımcılıktır, çoğulculuktur, siyasi örgütlenmedir, parti içi demokrasidir, seçilme hakkı önünde seçim barajı gibi engellerin olmamasıdır, ifadede-düşünceden hapsedilmemektir, özgür medyadır, sansürsüzlüktür, haber alma hürriyetinin sınırsızlığıdır, kadın haklarıdır, çocuk haklarıdır, eşcinsel haklarıdır, azınlık haklarıdır, hayvan haklarıdır, çevre hukukudur, sürdürülebilir kentleşmedir.

Devamını oku

Generation 4C, Twitter Gözaltıları ve Magna Carta

imgresKuşağın ismi Generation 4 C. “4C” creativity (yaratıcılık), choice (tercih), connection (iletişim) ve content (içerik) kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor.

Bu kuşak tercih kullanabilmeyi en önemli hakkı olarak algılıyor. Tercih hakkına saygı ise en önemli beklentisi. Tercihini beğendiği, yakın hissettiği içerikten yana kullanıyor. Hatta artık herkes içeriğini kendisi yaratıyor, kendisini yarattığı içerikle ifade ediyor ve bunu her zamandan daha hızlı ve daha etkin iletişim kanalları ile paylaşıyor.

Zaman bireysel tercih, yaratıcılık, içerik ve iletişim zamanı. Ortak fayda ve fikir birliği ise toplumun bu içeriğe yaptığı saygılı katkı ile sağlanıyor.

Devamını oku

Ortak Payda İnsanlık Onuru

freedom-of-expression-1rubdo1İfade özgürlüğü hukuk metinlerinde geçen yüce bir ilke olmaktan öte, aynı zamanda sağlıklı birey olmak için tıbbi bir zorunluluktur.

İnsanların duygularını, düşüncelerini, üzüntülerini, kızgınlıklarını, taleplerini tatminkar bir şekilde ifade edebilmelerinin, seslerini duyurabilmelerinin ve cevap alabilmelerinin, ciddiye alınmalarının teröpatik, tedavi edici bir yönü vardır.

Bu kişi için bir ihtiyaç, bir gerekliliktir. Eğer birey önce ailede babasının, okulda öğretmeninin, askerde komutanının, evde kocasının, dışarıda başbakanının korkusuyla, baskısıyla herşeyi içine atmak, bastırmak zorunda kalırsa sadece psikolojik olarak değil, çok uzun olmayan bir vadede kansere kadar varan yıkıcı sağlık zararlarına uğrar.

Devamını oku